19 Nisan 2018 Perşembe

Tarım Sektöründe Kullanılması Planlanan Robot Arı( Drone) 'lar.

Walmart Robot Arıları Patent Altına Alıyor.

Perakende devi Walmart tozlaşma yoluyla üremeye yardımcı drone'ları ve tarım sahasında görev yapacak diğer otonom uçakların patentini alıyor. Bu makinelerin zararlıları izlemesi ve böcek ilaçlarını uygulama ve benzeri işlevlerinin olması bekleniyor. 


Gelecekte, söz konusu dronlar zararlıları izleyebilir, böcek ilaçlaması yapabilir ve hatta çiçeklerin tozlaşma yoluyla üremesine yardımcı olabilir- ya da bu durum en azından perakende satış firması Walmart'ın ABD'de başvurduğu altı patentin ardında yatan fikir için böyle. Patent belgeleri, sabit bir şarj istasyonundan yola çıkarak tarım arazilerinin üzerinde ağ yardımıyla kontrol edilen bir drone sistemi/bütününü tanımlamaktadır. Burada, özel cihazlara sahip robot arılar, çiçeklerden poleni çıkaracak ve diğer çiçeklere aktarma görevi görecekler. Tıpkı arılar ve diğer polen taşıyan böcekler gibi. Bununla birlikte, bitki zararlılarını ve bu zararlıların etkilerini otomatik olarak tanımlayan ve uyarı veren drone'ların daha yakın bir tarihte gerçek olması bekleniyor. Patent başvurularında açıklandığı kadarıyla, bu robotların aynı türden bitki koruyucu özellikteki ilaçları belli yerlerde uygulama özelliğine sahip olmaları bekleniyor. 

Drone Arılar  Gelecekte Gerçek Arıların Yaptığı İşleri Yapabilecekler mi? 
Robotik temelde işlev gören polen aşılayıcı bu cihazlar üzerinde ciddi ölçekte bir araştırma süreci devam etmekte. Patent başvurusunun detaylarında polenin tam olarak nasıl aktarılacağına dair bir tarif bulunmuyor. Bunun nedeni, Walmart'ın daha 2016 yılında bu konuda bir patent için zaten başvurmuş olmasıdır. Harvard Üniversitesi'ndeki bir çalışma grubu, 2013'te sineklerinkine benzeyen iki kanatı sayesinde sadece uçmakla kalmayıp, aynı zamanda da havada asılı kalan bir drone tasarladı. Bir Japon ekibi, 2017 yılında at kılı ve yüksek teknoloji ürünü bir jel kullanarak gerçekleştirilen bir robotik polen aşılama işleminin nasıl yapıldığını göstermişti. 

Walmart patent başvurusunda, "Polen aşılama robot sistemi, doğal süreçte yaşanan düşüşe cevap vermeli. " şeklinde bir ifade geçiyor. Sektör uzmanları, tarım sektöründe kullanılabilecek drone’lar için gelişen bu ani ilginin arkasında, tedarik zinciri maliyetlerini önemli ölçüde azaltarak, gıda sektöründe Amazon ile rekabet edebilme girişiminin yattığını düşünüyorlar. Bu girişimin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı en azından şu an için şüpheli. Walmart, ABD'de 2018'in sonuna doğru evlere ücretsiz yiyecek dağıtmaya başlamayı planlıyor - Amazon Fresh servisi ise bunu zaten yapıyor. 


10 Nisan 2018 Salı

Havadaki Oksijeni Kullanan Bataryalar (Redoks Akış Pilleri )


Rüzgar ve güneşten gelen enerji için depolama her şeyden önce makul bir maliyete sahip olmalı: Araştırmacılar sülfür ve hava ile çalışan bir akü geliştirdi.
Yanmış bir kek sonunda kendini genellikle biyo-çöplükte, aşırı tuzlu bir çorba da çöplükte bulur Cambridge'deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsündeki (MIT) araştırmacılar için bu durum böyle değil. Yet-Ming Chiang ve çevresindeki ekibi, çok makul fiyatlı bir batarya geliştirdi. Keşif, bir deney sırasında tesadüfen gerçekleştirilmiş oldu.

Havadaki Oksijeni Kullanan Bataryalar Gelecekte Yenilenebilir Enerji Sistemlerinde Önemli Bir Yer Tutabilirler.

"Joule" isimli mesleki derginin güncel sayısında, şarj edilebilir özellikteki bir sulu pilin yepyeni tasarımını sunuyorlar. Redoks akış bataryalar olarak da bilinen bu akülerde, katı akülerin aksine tüm bileşenler suda çözünen özelliklere sahiptir. Anot ve katot olarak görev alan iki ayrı sıvı birbirlerine ters yönde sirkülasyon yapıyor ve iyonlar merkezde yer alan bir membran da değiş tokuş ediliyorlar. Sıvılar, esas hücre yapısının dışında yer alan bir tankta depolanmakta ve sirkülasyon sırasında zara doğru pompalanmaktadır. Geniş bir yer gereksinimleri nedeniyle, şu an için herhangi bir akıllı telefon ya da elektrikli arabayı enerjilendirmeleri pek mümkün olmasa da rüzgar ve güneş enerjisinin depolanması söz konusu olduğunda oldukça ilgi çekici bir hale geliyorlar.

Bu akümülatörlerin Vanadyum iyonlarıyla çalışan piyasaya sürülebilir tipleri, kilowatt-saat başına 1000 $ ‘a ulaşan maliyetleriyle nispeten pahalıdır. Bunun nedeni, bu geçiş metalinin bataryada kullanılan tuzlarının yüksek malzeme maliyetidir. Chiang'ın ekibi, şimdi, prototipindeki malzeme maliyetlerini bir dolara indirebilmeyi umuyor. Diğer deneysel redoks akış pilleri için fiyatlar hala 10 ile 100 ABD doları arasındadır. Araştırmacılar, sıvı anot için ucuz ve kolayca temin edilebilen sülfür bileşiklerini kullanıyorlar. Anodun elektriksel olarak negatif karşıtı, havanın oksijenini kullanan katottan oluşur.

Havadaki Oksijeni kullanan bir elektrodun katot olarak görev görebilmesi Chiang ve ekibinde doğrudan bir Aha-Deneyimine sebep oldu. Çünkü o, bu tepkimeyi ancak başarısızlıkla sonuçlanan bir deneye daha yakından baktıktan sonra keşfetmiş oldu. Bu deneyde Potasyum Permanganat ‘ın katot görevi görmesi gerekirken bu bileşiğin bunun için uygun olmadığı ortaya çıktı. Ne var ki batarya yine de kendisinden bekleneni verebilmişti. Chiang bunun sebebinin suda çözünmiş olan oksijen olduğunu buldu.
Bu tür bir batarya ile, geleneksel hidroelektrik veya basınçlı hava depolama sistemleriyle rekabet edebilecek, bu sistemlerin coğrafi sınırlamalarına sahip olmayan enerji depolama maliyetleri elde edilebilir. Dünyanın en hızlı, en ucuz veya en küçük pil bataryaları için yapılan yarışmada, Chiang ve çevresindeki araştırmacılar pek çok rakip teknolojinin geliştiricileri arasında bulunuyor. Chiang'in prototipindeki bazı bileşenler, havadan oksijen alan lityum pillerde olduğu gibi diğer üst yapı çalışmalarında test edilmiştir. Bahsi geçen redoks akış pilleri de farklı çeşitlerde geliştirilmektedir. Bu pillerin uzun süreli olarak stabil bir sıcaklıkta sabit tutulamaması halen bir sorun. Çünkü bu pilin yenilenebilir teknolojiler için bir depolama elemanı olarak kullanılması için en önemli şey, pek çok şarj döngüsüne yaklaşık 10 ila 20 yıl boyunca dayanabilmesidir. Bununla birlikte, burada, Chiang ve çevresindeki araştırmacılar bu yöndeki çabalarını artırmak zorundalar , çünkü şimdiye kadar bataryaları sadece 1500 saat dayanabiliyor. Bu sadece iki ay demek.

4 Nisan 2018 Çarşamba

IPTV (Internet Protokol Televizyon Sistemi )


IPTV kavramıyla (IP-TV, IP / TV), geleneksel yayın yöntemlerinden ziyade televizyon sinyallerinin Internet benzeri anahtarlamalı ağlar üzerinden internet protokolü yoluyla dağıtıldığı ve dijital televizyon sistemine aktarıldığı yayın biçimleri kastedilir. IPTV terimi, günlük konuşma diline uygun olarak açıkça tanımlanmamıştır ve farklı şekilde yorumlanabilmektedir: 
Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU), IPTV'yi televizyon, video, ses, metin, görüntü ve IP tabanlı ağlar üzerinden iletilen multimedya hizmetleri olarak tanımlamakta ve gerek duyulan kalite (QoS), güvenlik, etkileşim ve güvenilirliğini sağlamaktadır. 
Alman IPTV Derneği, IPTV'yi, herhangi bir uç ekipmanının (mobil, sabit, vb.) kullanılarak, Internet Protokolleri ve IP kabiliyetine sahip olan tüm ağ türleri üzerinden (açık ve kapalı ağlar) hareketli görüntülerin aktarılması olarak tanımlar. IPTV'nin kapalı ağlarda çalışması Güvenli IPTV olarak adlandırılır. Bununla birlikte, İnternet bir iletim ağı olarak kullanılıyorsa, buna WebTV veya İnternet TV denir. Mobil IPTV, IP tabanlı bir ağda kablosuz bağlantı kullanarak konumdan bağımsız IPTV kullanımına olanak tanır. 
Alman TV platformu, IPTV'yi İnternet Protokolü'ne dayanan bir dağıtım şekli olarak tanımlamakta ve aynı zamanda Internet TV'den ayırt etmektedir:IPTV sisteminde bir telekomünikasyon sağlayıcısı, belirli bir kullanıcı grubuna (aboneler) geniş bant ağında belirli bir kalite standardında bir program paketi temin eder. Buna karşılık, Internet TV ("İnternet üzerinden TV") de isteyen herkes ne zaman isterse , internetten ücretsiz olarak erişilebilen içerik ve programları indirip seyredebilir.
IPTV Esnekliği Sayesinde Vazgeçilmez Bir Yayın Formatı Haline Geliyor

IPTV adı ilk kez 1995 yılında kurulan ve sonradan 1998 yılunda Cisco firması tarafından satın alınacak olan Precept Software şirketi tarafından kullanılmıştır. Precept. IP / TV terimi Cisco firması tarafından ticari bir isim olarak kullanıldı. 

Temeller.

IPTV'nin temel ilkesi, yayın akışı yapan bir sunucudan bu yayına ait paketleri alacak bir istemciye doğru birbirinin içine geçmiş video ve ses verilerinin paket olarak yayınını sağlamaktır. Ekranın belli ölçülerde istenilen ölçüde ölçeklendirilebildiği bilgisayarlara ulaşan çoklu ortam içerik yayınından farklı olarak , bir IPTV içeriği görüntü formatına ve görüntü çözünürlüğüne bağlı olarak bir TV ekranına sığmalıdır. Çözünürlük 720 x 576, 1280 x 720 veya 1920 x 1080 piksel olmalıdır. 

Kapalı veri ağları, DMZ'(Demilitarize Bölgeler ) lere benzer şekilde ağdaki sunuculara kontrollü erişim sağlayan mantıksal ağlardır. Kapalı bir ağ, operatörün onu serbestçe yapılandırabilmesi ve ağda yayın yapmak için gereken bant genişliği ve yayın akış server sayısı gibi bir takım teknik kaynağı saklayabilmesi avantajına sahiptir. Böylece medya tüketicisine işlevsellik açısından bir garanti verilebilmektedir. Ağ üzerindeki bu tür kontroller genellikle sadece ağ sisteminin sahipleri tarafından icra edildiğinden ,bunlar söz konusu yayın hizmetleri için hizmet sağlayıcılığı görevini de üstlenirler. Almanya'daki en büyük kapalı geniş bant ağları, Deutsche Telekom, Vodafone / Arcor ve Telefónica Germany / O2 tarafından işletilmektedir. Yani bu bahsi geçen üç işletmeci, internet servis sağlayıcılığı işlevinin de ötesine uzanarak aynı zamanda kamusal alana hizmet veren televizyon yayın kuruluşlarına ve Özel televizyon yayın kuruluşlarına ek olarak Kablo TV sunucularına ait canlı yayın paketleri ve İstek üzerine Video hizmetlerini isteğe bağlı olarak ekstra bir hizmet şeklinde sunan bir IPTV Hizmet Sağlayıcısı olarak da görev üstlenir..İnternet veri servisi ve telefon servisi ile birlikte, böyle bir teklif paketi "üçlü oyun" (Triple Play) olarak adlandırılır. (Teklif, mobil hizmetleri de içeriyorsa, ayrıca Dörtlü Oyun (Quad Play) olarak da adlandırılır).

3 Nisan 2018 Salı

İnşaat Sahasında Bulut Teknolojisi

Her iş istasyonunun kendine özgü gereksinimleri vardır. Ofisler söz konusu olduğunda, ekranın yeterince büyük olup olmadığı ve sandalyelerin sert olup olmaması önem arzederken, inşaat sahaları gibi açık havadaki iş yerlerinde tamamen farklı kurallar geçerlidir. Yüksek katlı bir bina, yeni bir otopark veya bir aile evi inşa ediliyor olsun olmasın farketmeksizin bina yapım işinin kendine has zorlukları vardır. Çoğu zaman, mobil cihazlar üzerinde bulunan ve inşaat süreci ile ilgili olan verilere erişim sınırlıdır ve , mimarlar, planlamacılar veya inşaat mühendisleri için bu durum bir problem oluşturmaktadır Bu nedenle, inşaat sahasında güvenilirliği kanıtlanmış bulut tabanlı çözümler trend haline gelmektedir. 

Bulut Teknolojisi Çok Önemli Bir Yardımcı Haline Geliyor
Bulut sayesinde özel şahıslar çok sayıda avantaj sağlamakta ayrıca , her geçen gün daha fazla şirket bu trende dahil olmaktadır . Bulutla, verileri, belgeleri ve bilgileri kolayca paylaşabilir ve her yerden alabilirsiniz. Bu durum çalışanlara masa başında oturarak çalışmadıkları hallerde bile daha fazla esneklik sağlar. Bu nedenle bulut teknolojisi , faaliyetlerini özellikle ofiste sürdürmek durumunda olmayan şirketlerin bilhassa ilgisini çekmektedir.

Bulut Teknolojisi İnşaat Alanında  Proje Sorumlularına  Önemli Esneklik Sağlamaktadır
Her şeyden önce, mimarlar veya inşaat mühendisleri gibi hareket halinde olan meslekler bundan faydalanır. Bu meslek erbabı için veri, proje ve önemli bir takım verileri her zaman yanlarında bulundurmak önemlidir ve tüm gizli ve önemli verileri sadece tek bir bilgisayarda saklamak her zaman mümkün olamayabilir. Bulut ile, tüm bu materyaller fiziki olarak yine tek bir yerde bulunsa da, inşaat sahasındayken istenilen herhangi bir zamanda akıllı telefon, tablet veya dizüstü bilgisayar üzerinden erişilebilir. Çalışanların hem kişisel hem de mesleki amaçlar tek bir elektronik cihaz kullanması (iş dünyasında BYOD modeli ile ifade edilen yaklaşım )özellikle iyi bir çözümdür, çünkü projeci ve mimarlar özellikle inşaat sahasına henüz ulaşmadıkları vakitlerde de ortaya çıkan konularla önceden ilgilenme imkanına sahip olurlar. 

Ancak bulut çözümleri ve BYOD stratejisi kullanıldığında, bazı insanlar güvenlik konusunda da endişe duyabiliyorlar. Çalışanlar akıllı telefonlarını, tabletlerini veya dizüstü bilgisayarlarını her gittikleri yere götürebildiklerinden, bazı insanlar bu güvenlik açığının çok büyük bir risk oluşturup oluşturmadığını merak ediyorlar. Bu insanlar genel olarak işleriyle ilgili olan bu verileri kamuya açık ortamlarda değil kendi özel ağları içerisinde kullanmak istiyorlar. Ancak bu endişeleri gidermek amacıyla geliştirilmiş özel BYOD çözümleri mevcuttur.

Güvenlik Esas Olarak Kalmaya Devam Ediyor
Bulut hizmet sağlayıcıları, bu sektörde güvenliğin en önemli öncelik olduğunu bilir ve söz konusu olan müşterilerinin hassas verileri olduğundan müşterilerine bu anlamda saygı gösterirler. Bu nedenle hibrit çözümler giderek daha popüler hale gelmiştir.. Firmanın kendisine ait olan özel ağında yerel bir bulut ve aynı zamanda genel bir bulut yapısı birlikte kullanılır - bu sayede her iki model de hem ofiste çalışanlar tarafından hem inşaat sahasında hem de hareket halinde bulunan çalışanlar tarafından en uygun şekilde kullanılabilir. Ek olarak, akıllı telefonlardan dizüstü bilgisayarlara kadar değişen bir yelpazede, dış mekan kullanımı, veri yedekleme ve bulut erişiminde kullanılmak üzere mükemmel şekilde tasarlanmış olan dayanıklı cihazlar geliştirilmiştir.

Mimarlar, inşaat mühendisleri ve proje sorumluları için esneklik, özellikle de sürekli bağlantı ve verilere erişim açısından son derece önemlidir. Pratik BYOD modeli ve çeşitli bulut hizmetleri ile bu esneklik sağlanabilir ve en üste seviyede desteklenebilir. Bulut teknolojisi ile , proje sorumlularının dışında hiç kimsenin görmemesi gereken planların istediğiniz zaman görüntülenebilmesi, önemli dokümanların herkesle kolayca paylaşılabilmesi veya şantiye sahasında önemli değişiklikler yapılabilmesi gibi esneklik gerektiren çok sayıda kabiliyete sahip olmak mümkün hale gelmektedir.

2 Nisan 2018 Pazartesi

Led Lambaların Gelişimi Trendleri ve Uygulama Sahaları

Elektrik fiyatı dünya çapında artmaktadır ve şirketler ve özel kişiler giderek artan işletme maliyetleri ve CO2 emisyonlarını azaltmanın yollarını aramaktadır. LED aydınlatmaya dönüşüm seçeneği şu anda kanıtlanmış bir çözüm olarak kabul edilmektedir. Jacobs University Bremen tarafından yapılan bir araştırmaya göre, bir floresan tüpüne kıyasla bir LED lambanın güç tasarrufu yüzde 60'a, bir ampulle karşılaştırıldığında yüzde 90 lara ulaşmaktadır. LED'lerin verimliliği son 40 yılda 10 yılda bir artmıştır, böylelikle mevcut LED'lerin ömrü 15.000 ila 50.000 saat mertebelerindedir. Yüksek güçlü LED'ler, diğer ampullerden daha fazla watt başına daha fazla lümen elde etmektedirler. Bu özellikleri onları özellikle insanların çok zaman harcadıkları depolar, atölyeler ve ofis binalarında kullanım açısından cazip hale getirir. Enerji tasarrufunun geleceği için en uygun çözüm, LED aydınlatma ve enerji tasarrufu davranışının birleştirilmesidir.

Led Armatür
LED'İN KEŞFİ
Nobel ödüllü Karl Ferdinand Braun 1876’ların başlarında, kristallerin sadece bir yönde elektriği iyi iletebildiğini özellikle vurguladığı bir konferans verdi. Bu özelliğin keşfi, LED lambalar tarafından ışık üretimi için temel olarak kabul edilir. Işık yayan diyotların mucidi olarak ( sırasıyla 1907 ve 1921 yıllarında )H.J. Round ve Oleg Lossew, kabul edilirse de aslında ilk LED'ler 1962'de kullanılmıştır. Ancak, düşük ışık etkinliği ve az sayıda renk sunduklarından başlangıçta sadece basit ekran komponentleri olarak kullanıldılar. Sonraları oldukça yüksek güçlü LED'ler yaygın olarak kullanılabilir hale geldikçe, diyotlar sinyalizasyon teknolojisi alanına girdi. Yüksek ışıksal verim ve uzun servis ömrü nedeniyle, LED'ler havalimanı önlüklerinde, sokak aydınlatmasında, fenerlerde ve aydınlatmada giderek artan oranda kullanılmaktadır. Bu trend önümüzdeki yıllarda da devam edecek.

Led Şeritler Yaşam Alanlarında Önemli Bir Aydınlatma Öğesi Haline Gelmiştir.
LED lambalar ve lambalar için Adeta Sınırsız Uygulama Seçenekleri 
Başlangıçtaki yüksek maliyetler LED'lerin atılımını engellemesine rağmen, Goldman Sachs iki yıl içinde uluslararası aydınlatma uygulama pazarının yüzde 80'inin LED'ler tarafından işgal edileceğini öngörüyor. Daha fazla belediye, sokak aydınlatmasını tüm ülke ekonomisine fayda sağlayan, maliyet tasarrufu sağlayan LED’ler ile donatıyor. LED'ler, kaldırımları ve otoparkları, ayrıca endüstriyel alanları ve yeşil alanları da aydınlatabilir. Özel sektörde daha çok farklı renklerde bina cephelerinin yanı sıra gölet ve havuz aydınlatması uygulamaları yapılmaktadır. Bununla birlikte, enerji tasarrufu için en büyük potansiyel özel hane halkları için söz konusu olmaktadır.Bu alanda, bir yenileme/dönüşüm yapılarak yıllık tüketim maliyetlerin yüzde 90'ına varan oranlarda tasarruf gerçekleştirilebilmektedir. Yeni nesil ampuller, LED armatürler ve lambalar, hepimizin iyi bildiği enerji tasarruflu lambaların yanısıra gün geçtikçe daha çok önümüze çıkmaya devam ediyor. Özellikle bu lambalar enerji tasarruflu lambalar ile kıyaslanacak olduğunda, civa içermediğinden dolayısıyla da toksik içermediğinden dikkate değer bir konumda bulunuyor. Buna ek olarak, LED'ler, yer tasarrufu sağlayan tasarımları nedeniyle , modern konut aydınlatma armatürlerinde sık sık kullanılmaya başlamıştır.. Daha şimdiden, yaşam alanlarında ince LED şeritler, hoş bir endirek aydınlatma sağlamakta ve vitrin veya çerçevelere göze çarpmayacak şekilde monte edilebilmektedir.