27 Nisan 2016 Çarşamba

Koruma Potansiyel Dengelemesi

(Almancadan Çeviridir. )

“Alçak Gerilim Tesisat Normları 2010”  da ana potansiyel dengeleme kavramı karşımıza artık koruma potansiyel dengeleme olarak çıkmıştır.  Bu şekilde bir tanımlama sayesinde elektrik çarpmalarına karşı kısmi bir önlem olan koruma potansiyel dengeleme ile  özellikle bilişim tesislerinde bozulmalara karşı korunaklı bir sinyal referansı oluşturabilmek amacıyla yapılan işlevsel/fonksiyon  potansiyel dengeleme kavramları arasındaki fark daha da anlaşılır kılınmıştır.
Günümüzde inşa edilen binalarda tesis edilen  su, gaz ve kuvvetli akım tesisatları geçmişe nazaran teknik gelişmelerle de  paralel olarak gözle görülür şekilde daha komplike hale gelmiştir. Ayrıca bu tesisata sıklıkla şu sistemlerin eklendiğini görüyoruz.

-Isıtma hatları
-Soğutma ve Klima sistemler
-Anten tesisatı- haberleşme- Bilişim altyapıları
-Evrensel Bina Yapısal Kablolamaları
-MSR (ölçme-denetleme –yönetme ) sistemler,
-Bus sistemler vs…
Bu farklı görevler gören hat ve boru toplulukları binalarda metal akşamdan oluşan çok dallı ve kompleks şekilde içiçe geçmiş  şebekeler meydana getirmektedir.  Bunlardan başka ayrıca konutlarda ve ticari/sanayi maksatlı hizmet gören binalarda bulunan ve  sayısı sürekli artan çok sayıdaki  elektrikli tüketim araçlarını da  dikkate almamız gerekmektedir.  Koruma potansiyel dengeleme sistemi bu yüzden çok ama çok önemli bir hale gelmektedir. Bu koruma önlemi ile bir arıza / hata durumunda  elektrik sisteminde ve diğer hizmetlere ait hatlarda  oluşabilecek zararların önüne geçilmesi ve özellikle  potansiyel sürüklenme riskinin yok edilmesi sağlanmaktadır.

Şekil. 1 Koruma İletkeni İle Bina Aksamı Arasında Ortaya Çıkan Temas/Dokunma Gerilimi 

Potansiyel Dengelemenin  İşleyişi  ve Önemi
Elektrik şebekesindeki bir takım kusurlardan, özellikle de dokunma gerilimlerden korunmayı iyileştirebilmek için “Alçak Gerilim Tesisat Normları 2010”  binaya dağılıp giden tüm metal aksamın birbirine bağlayan  ve böylelikle tüm bu aksamın hemen hemen aynı potansiyele getirilmesini sağlayan bir koruma potansiyel dengeleme işlemini  gerekli görmektedir.
Bir arıza durumunda ve  bir koruma potansiyel dengelemesi bulunmadığı takdirde farklı tür  sistemlerin   (su borusu, anten tesisatı , binanın diğer kabloları vs.. )arasından ortaya çıkabilecek olan  dokunma gerilim değerleri bu şekilde önemli ölçüde düşürülmüş olur.

Şekil 2. Topraklama Sistemi ile Koruma Potansiyel Dengeleme Sistemlerinin Bağlantı Şekilleri

Koruma  potansiyel dengeleme ile, bir işletmenin merkezi bir noktasında binaya dağılıp giden tüm yabancı ve iletken metalik aksam birbirleriyle ve  koruma iletkeni üzerinden tüketicilerin gövdeleriyle birleştirilmiş olur.   Bir arıza halinde ( örneğin bir işletme aracının gövde teması ) koruma potansiyel dengeleme sistemine dahil edilmiş olan tüm yabancı iletken kısımların hepsi aynı arıza gerilimine sahip olur.  Potansiyel dengelemenin etki sahasında bulunan tüm duvar ve platformlarda  da hemen hemen   benzer bir durum söz konusudur. Burada ortaya çıkan hata gerilimi,  hatanın gerçekleştiği işletme aracının gövdesinde ortaya çıkan hata geriliminden, koruma iletkeni üzerinde ortaya çıkan gerilim düşümü nedeniyle/ kadar  (vektörel olarak) farklıdır.  Koruma  potansiyel dengeleme işlemi, olası dokunma gerilim değerlerini düşürerek  personel güvenliğini artırmış olur. Koruma potansiyel dengeleme ile koruma iletkenlerinin sağladığı güvenlik daha da artacaktır.

Daha Yüksek Güvenilirlik
Koruma potansiyel dengelemesi, otomatik ayırma ile korumanın tek başına yeterli olmadığı veya bu ayırmanın arıza nedeniyle çalışmaması gibi durumlarda  hatalardan korunmayı iyileştirici bir etkiye sahiptir.  Özellikle ayırmanın
böylesi bir çalışmama durumunda koruma potansiyel dengeleme koruma iletkeniyle alınan koruma önleminin güvenilirliğini ciddi şekilde artırmaktadır. Çünkü böyle bir dengeleme  durumunda bu dengeleme iletkeni koruma iletkenine  paralel olarak bağlandığı için hem koruma görevi gören iletkenlerin kesiti artmış olur hem de herhangi şekilde koruma iletkeni kopacak olursa rezerv bir koruma iletkeni gibi işlev görür. TN  topraklama sistemli bir binada bu dengelemenin gerçekleştirilmesi istenir ve bu sebeple PEN (yani sıfır iletkeni )  iletkeni koruma potansiyel dengeleme sistemi ile birleştirilirse  koruma dengeleme sistemine irtibatlandırılmış olan tüm topraklanmış parçalar  (temel topraklama veya metal su boruları gibi) dağıtım şebekesinin işletme toprağının iyileşmesine yardımcı olur. Koruma potansiyel dengelemesi  çoğu zaman binanın belirli bir mahallinde gerçekleştirilir. Dengeleme sistemi içinde yabancı iletken kısımlar arasında izin verilen en yüksek gerilim düşmesi gibi bir sınırlama bulunmamaktadır.

Tartışmasız Etkinlik
Potansiyel dengelemenin dokunma gerilimlerini azalttığı gerçeği tartışmasız şekilde açıktır. Aynı şekilde açıktır ki böyle bir dengelemenin etkili oluşunun da bir sınırı vardır. Buna bir örnek teşkil etmesi açısından TN topraklama sistemlerinde otomatik ayırma önleminin kullanılması verilebilir. Burada bir gövde kaçağının(tek fazlı bir kısa devre ) oluşması ile arızanın giderilmesi arasında geçen zaman dilimine dikkat edilmesi gerekir(bu süre içerisinde ciddi bir elektrik çarpması riski vardır). Koruma potansiyel dengelemesi ilk etapta kendisine bağlı olan gövdeler ile metal aksamlar (su borusu vs gibi) arasında oluşan dokunma gerilimini azaltacaktır.  Ayrıca duvarlar , zemin ve  potansiyel dengeleme sistemine dahil edilmemiş diğer metal aksama karşı oluşan dokunma gerilimi azaltılmış olacaktır. Bir noktadan değil pek çok noktadan gerçekleştirilecek olan potansiyel dengeleme sayesinde tüm bu irtibat iletkenlerinin paralel olmaları nedeni ile koruma iletkenlerinin direnç değerleri giderek düşecek ve böylece daha sağlıklı bir koruma gerçekleştirilmiş olacaktır.

Nelere Dikkat Etmeli?
Bina içerisinde iletken özellikteki bir kısmın potansiyel dengelemeye dahil edilip edilmemesi sorusuna cevap vermede aşağıdaki soruların cevapları önemli ölçüde yararlı olacaktır:
-Bu kısım yabancı ( elektrik sisteminin bir parçası olmayan )  ve iletkenlik gösterebilir bir özellikte midir?  
- Bir (veya çok daha fazla sayıda) koruma iletkeninin mevcut olması yeterli midir?



15 Nisan 2016 Cuma

Galyum Arsenid


(wiki.de almanca sayfasından çevrilmiştir.)

İkili bileşik Galyumarsenid (GaAs) hem yarı iletken (periyodik tablonun II,IV ve VI grup elementleri ile katkılanmış ) hem de yarıyalıtkan ( hiç katkılanmamış ) olabilen bir yarıiletken malzemedir. Yüksek frekans uygulamalarında ve elektriğin optik sinyallere çevrilmesinde kullanılan elektronik yapı elemanlarının üretiminde bu taşıyıcı görevi gören subtrat malzeme üzerinde oluşturulan birleştirmeler ile epitaksi- katmanlarına, ihtiyaç duyulmaktadır 


GaAs’in oda sıcaklığında yani basitleştirilmiş bandyapısı 

Kristal Yapısı
Galyumarsenit kübik kristal sistem içerisinde kristalleşen, uzay grubu F43m ve kafes değişmezi a = 5,653 Å olan ve her birim hücre başına dört formül birimiyle sfelaritin eştipi olan bir bileşiktir. 

GaAs-Kristali
Kristal yapısı galyum ( grup III ) ve arsenik (grup V) atomlarından oluşan ve birbirlerine göre, kübik birim hücrelerin uzay diyagonalinin dörtte biri kadar ötelenerek içiçe geçmiş iki adet kübik yüzey merkezli kafesten oluşmaktadır. Galyum atomları böylece, arsenik atomlarının oluşturduğu küresel dizilimin dörtyüzlü boşluklarının yarısını doldurmaktadır.Arsenik atomları için de aynı durum geçerlidir. Galyumarsenid, oda sıcaklığında 1,424 eV band aralığı ile yapısal olarak doğrudan yarıiletkendir. Bileşiğin yoğunluğu 5,315 g/cm2 ve erime noktası 1238 °C civarındadır. 

Kullanım Alanları
GaAs , temel araştırma sahalarında ve yarı iletken endüstrisinde özellikle de Alüminyumgalyumarsenid tipi malzeme sistemleri alanındaki yarıiletken heteroyapılarının üretiminde kullanılmaktadır. Galyumarsenid esaslı temel yapı elemanları silisyumdan oluşan muadillerinden 10 kat daha fazla geçiş frekansı gösterirler. Daha düşük gürültülü olduklarından yine silisyumlu muadillerinden daha az enerji tüketirler. Galyumarsenid yüksek frekans tekniğinde kullanılan “yüksek elektron hareketliliğine sahip tranzistörler” ile Gunn diyotlarının temel malzemesidir. Bunlardan cep telefonlarında, uydu haberleşmelerinde ve radar tesislerinde uygulama alanı bulan düşük gürültülü yüksek frekans kuvvetendiricisi imal edilebilir.
Bundan başka Galyumarsenid lazer veya dikey oyuk yüzeyli led yardımı ile fiber optik şebekelerinde bilginin gönderimini sağlamada ve güneş pilleriyle uyduların enerjisinin temin edilmesinde kullanılmaktadır. (fotovoltaik)

Günlük yaşantımızda bu bileşik ışık ve lazer diyotlarında kızılötesinden sarı renge kadar değişen renklerde kullanım bulur. 
Galyumarsenid fiber optik ısı ölçümlerinde de kullanılır. Burada cam fiber uçları, sıcaklık etkisi altında band kenarının durumunu değiştirme özelliği gösteren bir galyumarsenit kristaline sahip fiberoptik sensörler ile donatılır. 
Bunlara rağmen yine de GaAs silisyumu günlük kullanım sahasından silememiştir. Bunun en önemli sebebi bu bileşiği oluşturan hammaddeler Galyum ve Arseniğin çok bol bir element olan silisyuma nazaran pahalı olması ve monokristallerin üretiminde çok daha pahalı teknolojilerin kullanılmasıdır. Bu yüksek teknolojik maliyetler aynı şekilde GaAs monokristalinin kütle ve çapını sınırlamaktadır. Ayrıca silisyum ile özellikle silisyumoxid şeklinde GaAs’e göre daha kolay yalıtkan bölgeler oluşturulabilmektedir. Silisyumla kıyaslandığında GaAs malzeme içerisinde, iletimi sağlayan elektron deliklerinin hareketliliğinin çok ciddi şekilde düşük olması nedeniyle kaliteli bir p-kanal Alan Etkili Tranzistör gerçekleştirilememektedir. Bu nedenle CMOS devre tekniği mümkün değildir; Bu gibi durumları göz önünde bulundurduğumuzda bu bileşimin enerji sarfiyatının düşük olmasının getirdiği avantajlar anlamını kaybetmektedir. 

Sağlık Yönüyle Tehlikeler
GaAs üretiminde zehirli bir madde olan arsenik kullanılmaktadır. Aynı şekilde bu bileşimin üretiminde ortaya çıkan zehirli ve uçucu özellikteki ara ürünler ve GaAs’in asitle yakılmasında ortaya çıkan arsenik asit sorun haline gelmektedir. GaAs insanlarda kanser riskini artırmaktadır. 

Üretim : 
GaAs monokristallerinin üretimi her iki elementin buhar basıncıyla kontrol edilen bir pota çekme yöntemiyle eritilmesiyle gerçekleştirilir. Bu yönteme örnek olarak – Sıvı Kapsülasyonlu Czochralski veya Dikey Gradyen Friz (LEC ve VGF yöntemleri ) gibi yöntemleri verilebilir. Şu an üretimdeki en son teknoloji 150 mm çaplı silikon plakalar olsa da 200 mm çaplı plakaların üretilebilmesinin de aynı şekilde mümkün olduğu gösterilmiştir. 

GaAs veya AlGaAs katmanları epitaksiyel olarak uygun subtratların üzerinde üretilebilirler. Böyle katmanlar da aynı şekilde monokristal olacaktır. Genellikle epitaksi yöntemine bağlı olarak bu hız yaklaşık olarak1 µm/saat civarındadır. 







14 Nisan 2016 Perşembe

Kablo Tesisatlarında Yalıtım Dayanımı (FE ) ve Yangında İşlevsel Süreklilik (E)


(Almancadan dilimize çevrilmiştir. )

Ofis kulelerinin , mağazaların, hastanelerin ve tren garları gibi büyük insan kalabalıklarının olduğu binalarda son derece etkin şekilde tasarlanmış bir güvenlik tertibatı ve yine profesyonel bir şekilde gerçekleştirilmiş olan bir yangın koruma senaryosu olmazsa olmazlardan biridir. Tünel ve atom santrallerinde de  özel önlemler alınmak suretiyle güvenlikle ilgili ekiplerin  bir yangın durumunda görevlerini düzgün şekilde yerine getirebilmeleri sağlanır. Bunun için kablolara çok önemli görevler düşmektedir.

Binalarda ve tünellerde her yangın sonrasında tartışmalar, benzer olayların gerçekleşmesinin önüne nasıl geçilebileceği veya yangının etki alanının nasıl daraltılacağı üzerinde yoğunlaşır. Bu durumda elektrik kablolarının önemi belirginleşir. Bu kablolar kurulu emniyet  tertibatlarının yeterli bir süre boyunca beslenmesi ile sağlık ve maddi kayıpların en aza indirilmesini temin edecek şekilde tesis edilmelidir.  Tüm emniyet  kabloları bu yüzden halojen yaymayan, duman yoğunluğu düşük ve tutuşmayan özellikte olmalıdır. En yüksek kalitede emniyet kabloları  ayrıca tanımı yapılmış bir düşük alev iletme özelliğine sahiptirler(IEC 60332-3-24 kategori C). Bu özellik kısaca bir kablo boyunca alevin yürüyüp ilerlemesini engelleme kabiliyetidir. Bu tamamen malzemeyle ilgili gereksinimlerin  yanında kablonun elektriksel parametreleri de tatmin edici olmalıdır.  Bunun için esasen birbirinden farklı olan  iki tane norm ve test yöntemi kurgulanmıştır.

Kabloların Yalıtım Dayanımı (FE)

Yalıtım dayanım testiyle – almanca konuşan ülkelerde daha çok IEC 60331 e göre- mekanik zorlanma altında bulunmayan bir iletkenin  yangın alevine maruz kalması durumunda,  minimum büyüklükteki belli bir yalıtım seviyesini  ne kadar süre için koruduğu belirlenmektedir. (Şekil 1)

Şekil 1: IEC 60331 'e göre Yangın Testlerinin Yapılması 
 Artık norm haline gelmiş bulunan test yöntemlerinde bir kablo tek başına bir yakma düzeneğine yerleştirilir ve bir elektrik beslemesine bağlanır.  Yakma ocağı kabloyu 50 cm yükseklikte ve 750 celcius derece sıcaklık ile yakmaya başlar. Test süresi- en çok 180 dakika- sonunda hala akım akmakta ,  bir kısa devre durumu ve kopma  meydana gelmemiş  ise kablo testi başarı ile geçmiş olup artık  F180 olarak sınıflandırılabilecektir. Burada FE ” alev/yangın  etkisi “manasına  gelmektedir. Bu kısaltma radyo  dalgaları ile karışıtırılmamalıdır.
Böyle bir yorum hem yanlış olur hem de tehlikeli olabilir. Yalıtım dayanımını test etmek için ve tamamıyle durağan olarak gerçekleştirilen bu  test sadece değerli malzemelere sahip kabloların sağlayabildiği gerçek bir sertlik testidir aynı zamanda. Ne var ki bu testin tek başına  pratikte karşılığı yoktır. Buna göre bir yangın durumunda kablonun gerçek davranışıyla ilgili olarak gerçekçi bir sonuç çıkarmak neredeyse imkansızdır.

 Kablo Tesisatında  İşlevsel Süreklilik (E)

Yalıtım dayanımından farklı olarak işlevsel süreklilik testinde  (DİN 4102-12 e göre yapılan ) tek bir kablo değil kablo tesisatının tümü teste tabi tutulmaktadır. Uzun zamandır gerçekleştirilmekte olan kapı pencere ve tavan vs gibi yapısal kısım testlerine benzer olarak bu test de, kapalı hacimlerde meydana gelen gerçek yangın durumlarına dayanan üniform sıcaklık zaman eğrisini esas alır. Sıcaklık kapalı fırınlarda beş dakika içinde 570 celsius dereceye yükselir ve 30 dakika sonra bu sıcaklık 842 (E30) derece olur. 90  dakika sonra ise 1006 derece (E90) ile test sona erdirilir.

Şekil 2: Test Fırınına Koymadan Öncesinde ve Sonrasında Taşıma Sistemi (Kablo Kanalı )

Test için sunulan ürünleri temsilen seçilen kablolar ile askı komponentleri ve/veya taşıyıcı sistem birlikte test edilir.İzin verilen en büyük uzunlukta kablo yatırılıp taşıma sistemi gerekli görülürse ek ağırlıklar kullanarak azami şekilde yüklenir.   Gerçek bir yangın durumunda olduğu gibi bu testlerde bir takım aşırı ama pratiğe denk düşen  ısıl ve mekanik zorlanmalar meydana gelir. Bu zorlanmalar test edilen kabloyu yalıtım testine nazaran daha büyüktür. Ayrıca  DIN 4102-12 ye göre en az üç metrelik bir kablo uzunluğuna uyulmalıdır.   Ayrıca aynı taşıma sistemine yatırılan iki  kablo  da testi geçebilmelidir. Buna göre 30 dakika boyunca akımı taşımaya devam eden ve kısa devre oluşturmayan kablolara E30 denir. E60 ve E90 kablolar için de aynı mantık geçerlidir.


İşlevsel Süreklilik Standartları Daha Yüksektir

Her yönüyle pratiğe dönük bir işlevsel süreklilik testiyle, kablo ve taşıma sistemlerinden  en yüksek ama aynı zamanda en gerçekçi bir performansı göstermesi beklenmektedir.  Bu sebeple  şimdiye dek dünya üzerinde,  kablo tesisatlarının gerçek bir yangın durumunda göstereceği davranış ile ilgili anlamlı bir sonuç çıkarabilmeye izin veren tek test yöntemidir. Burada bizim ülkemizde ise bu standartta testler gerçekleştirilmemektedir. Genelde piyasada sadece kablolar için  E30 istenmektedir ve buna karşılık taşıyıcı sistemler buna dahil edilmemektedir.  Bir sistem bütünlüğünü teşkil eden parçalardan en zayıf olanı kadar güçlüdür ve bir yangın  durumunda işlevsel süreklilik yönüyle teste tabii tutulmamış bir taşıyıcı sistem tüm kablo sisteminin beklenenden daha erken bir sürede işlevselliğini kaybedecektir.






6 Nisan 2016 Çarşamba

Elektriksel Ölçmede Koruma ve Güvenlik


(Almancadan çevrilmiştir. )

Elektriksel ölçme günlük işlerimizde  faydalandığımız elektrik tesislerinin kurulumları ile işletilmelerinde gerçekleştirilmektedir.  Çok basit olduğu düşünülen rutin işlemlerde bile çalışanların ve tesisin güvenliğinin temin edilmesi gerekir.
Ölçmenin gerçekleştirileceği ortama uygun ölçü aletleri, bunun için uygun  bir donanım ve doğru bir ölçme yöntemi, güvenli bir ölçme sürecinde  önemlidir.
Elektrik tesislerinde ölçmenin güvenli oluşuyla ilgili olarak:

-Ölçümü yapan veya bu sırada hazır bulunan diğer kişilerin korunması
-Tesisin güvenliği
-Ölçme aletlerinin korunması  şartları dikkate alınmalıdır.

Güvenlik Gereksinimleri
Avrupa Normu EN 61010 “Elektriksel Ölçme , Kontrol ve Laboratuvar  Cihazlarında  Güvenlik Şartları”  esasen  aşırı gerilim kategorileri ile ilgilidir.  Bu standartta kullanım yerine göre aşırı gerilimler  farklı kategorilere ayrılırlar.  Tablo 1:

Ölçme Aletleri (Multimetreler) için   Güvenlik (Aşırı Gerilim ) Kategorileri

Bu kategorik sınıflandırmalar yapılırken,  ölçmenin gerçekleştirildiği nokta  ile geçici bir elektriksel olayın (transient rejim olayı) gerçekleştiği yer arasında bulunan ve sönümlemeyi sağlayacak olan iletken uzunluğunun azalmasıyla ters orantılı olarak artan bir tehlike durumu göz önünde bulundurulmaktadır.
Kısa süreli aşırı gerilimler, yani diğer adıyla geçici rejim olayları dağıtım şebekelerinde yıldırım darbeleri veya devre kesicinin açma ve kapama manevralarında  vb olaylar sonucunda meydana gelirler. Kısa süreli gerilim piklerin uzunluğu mikrosaniyeler mertebesindedir ve bağlı bulunulan şebeke gerilim büyüklüğünün pek çok katına erişebilirler.  EN 61010’e göre test edilmiş ölçü aletlerinin giriş devreleri , işletmeciye herhangi bir zarar vermeyecek şekilde ve  çalışma  ortamında ortaya çıkması beklenen geçici gerilimlere dayanacak şekilde tasarlanmış olmalıdırlar.  Bir kategori içerisinde yüksek bir geçici gerilim ile ilişkilendirilmiş yüksek bir çalışma gerilimi verilmektedir. Bununla birlikte farklı kategoriler için  de farklı kaynak empedanslarını dikkate almak gerekmektedir. Örnek olarak 600 voltluk bir Kategori III multimetre 1000 voltluk bir kategori II multimetreden daha iyi bir koruma sunmaktadır.  Koruma seviyesi için belirleyici olan şey, çalışma gerilimi, kategori ve geçici gerilim dayanımıdır.

Uygun Olmayan Kullanım
Geçici olayların yarattığı tehlikenin yanında uygun olmayan kullanımlar da ayrıca bir tehlike kaynağıdır. Bir akım ölçümü sırasında ölçü devresinin iletkenleri  ‘Amper- Giriş’ine bağlanır  ve ölçü aleti akım devresine seri olarak sokulur. örneğin ölçü devresinin iletkenleri yanlışlıkla ampere terminallerinde bırakılır ve bu halde bir gerilim ölçümüne gidilirse , ölçü aleti o anda kısa devreye maruz kalır. Bu nedenle akım terminalleri yüksek güç sigortaları ile korunmalıdır. Bu sigortalar kısa devre akımlarını kesebilir ve sadece orijinal sigortalarla değiştiirlebilirler. 
Buna karşın hassas özellikteki veya cihaz sigortaları türünden sigortalar ortaya çıkan bu kısa devreleri kesemeyecektir.

Ölçme Aletlerine Ait Aksesuarlar.
Bu aksesuarlar  güvenli bir ölçmeden çok önem arzederler.  Ölçüm kabloları, test uçları, timsah klipsler ve koruma donanımları (aşırı akım koruma vs) ölçü aletinin sahip olduğu standartlara sahip olmalıdır. Özellikle değişim yapılacak olduğunda yerine konan aksesuarın malzemesinin ölçü aleti ile aynı kategoriye uygun olmasına dikkat etmek gerekir.  Piyasadan temin edilebilen ve üzerinde yüksek gerilim sigortaları bulunan test uçları ve timsah klipsler , şayet  düşük kategorili  ve eski ölçü aletlerinin kullanımı söz konusu ise, kullanıcıların ve cihazların güvenliğini artırmaktadırlar.

Güvenli Ölçü Aletleri 

 Çalışma Güvenliği
Elektrik tesislerinde ve  elektrikli ürünler üzerinde ölçme yaparken,  kullanıcı tarafından canlı kısımlara dokunulması  ve bir olasılık olarak da  ark meydana getirilmesi gibi bir  tehlike söz konusudur.  Bu durumda en büyük öncelik kullanıcın güvenliği olmalıdır.  Çalışılan yere bağlı olarak, personelin kendisini koruması için gerekli olan donanıma sahip olması istenir.   Bir ölçme veya test işlemi öncesinde muhakkak, gerekli önlemleri, teçhizat ve donanım elemanlarının neler olması gerektiğini ortaya koyan  risk değerlendirmesi yapılmalıdır.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bir gerilim kaynağına ne kadar yakın çalışılırsa ölçü aletlerinin kategorileri o kadar yüksek olmalıdır. Bir dağıtım şebekesinin hat uzunluğu arttıkça kısa devre akımının ve darbe geriliminin sahip olduğu yüksek enerji o kadar kolay sönümlenmektedir.


Çalışma  Güvenliğinin  Öğeleri:
Organizasyonsal önlemler ile sorumlulukların belirlenmesi
Testleri gerçekleştirecek  teknik elemanların eğitim ve bilgilendirilmesi
Risk değerlendirmesi
Personelin güvenliğini sağlayacak donanımın kullanılması
Uygun ölçme araçları ile yardımcı donanımın kullanılması

Gerilim altındaki kısımlarda ölçme, test,  koruma kapaklarının demontaj ve montajı ve benzeri rutin işlemlerin hepsi ” gerilim altında çalışma 1 “, bilinçli ve farkında bir şekilde yüksek gerilim riski bulunan alanlarda veya dolaysız olarak gerişim altında bulunan kısımlarda yapılan çalışmalar ise “gerilim altında çalışma 2 “ başlığı altında bulunmaktadır .